Su Tesisatının Tarihi
Su insanlık tarihi boyunca en önemli etmendir. EskiçaÄŸ tarihi incelendiÄŸinde tüm uygarlıkların nehir, göl veya deniz gibi bir su kaynağının çevresinde geliÅŸtiÄŸi görülür. Bu döneme ait kentlerde yapılan kazılar, sıhhi tesisat tarihçesi üzerine önemli bilgiler verir.
Bu kapsamda su tesisatları üzerine ilk bilgiler, M.Ö. 3000’e tarihlendirilen Harappa Medeniyeti’ne kadar takip edilir. Pakistan’dan Afganistan’ın kuzeydoÄŸu’suna ve Hindistan’ın kuzeybatısı’na dek uzanan uygarlık, aynı zamanda Ä°ndus Vadisi Uygarlığı adıyla da malumdur. Tarihe pek çok iz bırakmış olmakla beraber, bunlardan bir tanesi de sıhhi tesisattır.
Tarih ilerledikçe su tesisatının kullanımı giderek artmıştır. Mezopotamya, Antik Yunan ve Antik Roma gibi medeniyetlerinde bu sistemi kullandıkları görülür. OrtaçaÄŸ’a gelindiÄŸinde geliÅŸtirilen ve kentlere taze su saÄŸlamak için getirilen su tesisatı, Osmanlı Devleti döneminde büyük bir geliÅŸmeye tanıklık etmiÅŸtir.
Sıhhi tesisat tarihi böylece günümüze kadar her çaÄŸda, aktif bir ÅŸekilde takip edilir. Günümüzde teknolojinin geliÅŸmesiyle beraber pek çok yenilik ortaya konmuÅŸtur.
Mezopotamya ve Antik Yunanistan
Sıhhi tesisat tarihçesi EskiçaÄŸ’da sadece Harappa Medeniyeti’nde deÄŸil, her kavimde takip edilebilir. YakındoÄŸu’ya bakıldığında Mezopotamya’da suyun kil borularla taşındığı tespit edilmiÅŸtir. Günümüzde Irak’ta bulunan Nippur ve EÅŸnunna gibi kentler araÅŸtırıldığında, kil borular görülmektedir.
Antik Yunanlılar da nehirler ve yaÄŸmur sularını, birer temiz su kaynağı olarak kabul etmiÅŸtir. Bu nedenle kanallara ek olarak kilden borular da birer taşıma vasıtası olarak kullanılmıştı. Dolayısıyla bu uygarlıklarda içme suyunun taşınması hususunda ortak noktalar da görülmekte.
Antik Çin
Çin tarihi oldukça eskidir. Tarihin her döneminde görülür ve insanlık tarihine çok sayıda katkısı vardır. Çinlilerin de temiz içme suyu temini için yöntemler kullandığı görülür. Çiin Ä°mparatorluÄŸunda M.Ö.1046 – 771 arasındaki dönemde birçok yerinde su kuyularını yapılmıştı. Buradaki suyu almak için de ilgi çekici kuyu tasarım ve dekorasyonarı mevcuttu. Buradan alınan sular bambu borularla taşınmaktaydı.
Antik Roma’da Su Tesisatı
Antik Roma’da sıhhi tesisat tarihi incelendiÄŸinde, suyun büyük bir öneme sahip olduÄŸu görülür. Mimaride geliÅŸmiÅŸ olan bu uygarlık, hem kentlere su getirmek, hem de sıcak banyolara temiz su saÄŸlamak için çeÅŸitli yöntemler kullanmıştı.
Boru kelimesinin Latincesi “Plumbum” olup, Ä°ngilizce’ye de Latince’den alınmıştır. Romalılar boruları yapmak için “kurÅŸun” madenini kullanmıştı. Bunun haricinde,
- Caddelerde yağmur sularının toplanması amacıyla inşa edilen kanallarda,
- Sıcak banyolara su sağlayan borularda,
- Drenaj borularında da tercih edilmişti.
Bu uygarlıkta bulunan su kemerleri, kentlere gerek duyduÄŸu temiz suyu saÄŸlayan en baÅŸlı etmenlerdendir. Ancak günümüzde bilindiÄŸi üzere kurÅŸun suyu zehirler. Günümüzde yapılan araÅŸtırmalar, Antik Romalıların tam bu nedenden zehirlendiÄŸine iÅŸaret etmekte. Hatta imparatorluklarının çöküÅŸ nedeni olarak gösterilmekte.
Antik Roma döneminde, Ä°mparator Hadrianus zamanında, Ä°stanbul’da M.S. 117 – 138 arasında bir suyolu inÅŸa edildiÄŸi görülmekte. Söz konusu yol surun dış kısmında bulunan sulardan, Haliç kenarına kadar uzanmakta.
DoÄŸu Roma Ä°mparatoru Flavius Iulius Valens döneminde, Ä°stanbul’da M.S. 364-378 arasında su getirme iÅŸlemleri görülmekte. Döneminde günümüzdeki Halkalı semti çevresinden, Beyazıt’a dek su saÄŸlandığı ve mazul kemerler inÅŸa edildiÄŸi bilinmekte.
OrtaçaÄŸ’da Su Tesisatı
Roma’nın yıkılmasıyla baÅŸlayan OrtaçaÄŸ’da da sıhhi tesisat tarihçesi takip edilir. Fransa ve Londra gibi konumlarda bu dönemde ahÅŸap boruların tercih meselesi olduÄŸu bilinir. Özellikle Londra’nın 16 ve 17. yüzyıllarda bir nüfus artışı yaÅŸadığı, bu dönemde ahÅŸap boruların mevcut olduÄŸu malumdur.
Ancak teknik bilginin ilerlediÄŸi, bu dönemde boruların yapısında görülür. Zira ahÅŸabın sızdırmaması için hayvan yaÄŸları kullanıldığı bilinmekte. Bu tür yöntemlerin Boston ile Montreal tarzı büyük kentlerde 1800’lerde dahi tercih edildiÄŸi görülmekte.
Osmanlı İmparatorluğunda Su Tesisatı
Sıhhi tesisat tarihi Osmanlı Devletinde incelenecek olduÄŸunda, Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında fethettiÄŸinde DoÄŸu Roma’dan kalma tesisatları yenilediÄŸi görülmekte. Hadrianus ve Valens dönemindeki çalışmaların artık yetersiz kalması, çok eskimiÅŸ olması ve Ä°stanbul’un nüfusunun artmasıyla tesisat yenilemesi yapıldığı görülmekte.
Bu kapsamda kemer, sarnıç ve su kanalları su getirilmesi için tercih edilirdi. Fatih Sultan Mehmed mevcut sistemleri geliÅŸtirip, pek çok ilavelerle ilerletti. Sonraki yıllarda da kemerlerin su getirilmesinde kullanıldı. Ä°nÅŸaaları 1563’te biten MaÄŸlova, Güzelce, EÄŸri ve Uzun kemerleri, Ä°stanbul’a yıllarca gerekli içme suyu getirdi. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun ilerleyen dönemlerinde de temiz içme suyu temini için birçok uygulamaya baÅŸvurduÄŸu görülmekte.
Sultan Abdülaziz döneminde 1866’da Fransız Dersaadet Anonim Su firmasıyla anlaşıldığı bilinmekte. Terkos Gölü’nde bulunan suyu arıtan firmanın, suyu kentin farklı noktalarına getirdiÄŸi fark edilmekte. Sonraki yıllarda ÅŸehrin ihtiyacı artınca farklı önlemler düÅŸünüldüÄŸü anlaşılmakta. Zira Kadıköy Su Åžirketi’nin de 1893’de Elmalı Deresi üzerine baraj yaptığı bilinmekte.
Günümüzde Su Tesisatı
Teknolojinin OrtaçaÄŸ ve YeniçaÄŸ ardından geliÅŸmesiyle beraber sıhhi tesisat tarihçesi de ilerlemiÅŸtir. Bu kapsamda Avrupa’da 1830’lu yıllarda galvaniz boruların, içme suyunda tercih edildiÄŸi görülür. Böyle boruların da elektroliz metoduyla, çelik ile çinko madenlerinin birleÅŸtirilmesinden elde edildiÄŸi bilinir. Üstelik 1960’lar gibi uzun soluklu bir kullanıma sahip olduÄŸu da fark edilir.
Teknolojinin dinamik yapısıyla beraber 1970’lerde pek çok farklılık görülür. Sanayinin ilerlemesiyle birlikte içme sularında çelik boruların tercih edildiÄŸi fark edilir. Ancak konutlarda tercihine zor iÅŸçiliÄŸe sahip olması, pahalı bulunması gibi sebeplerle son getirilir. Bunun yerine 1995’de cadde, sokak ve konut gibi yerlerde plastik borular kullanıldı.
PlastiÄŸin tarihçesi incelendiÄŸinde ise 1906 yılında Amerikalı bir kimyager olan Leo Baekeland’ın bakalit’i icat ettiÄŸi görülür. Sonradan Fenol Formaldehit Polimer olarak isimlenen madde, ardından da plastik adına kavuÅŸmuÅŸtur.
Türkiye’de sıhhı tesisat tarihi kapsamında yüksek dayanıklılığa sahip boruların 1990’larda geldiÄŸi, içme sularında yoÄŸun ÅŸekilde kullanıldığı bilinir.
PVC’li boruların tercih edilmediÄŸi dönemlerde asbestli ve demir boruların bir vakit denendiÄŸi malumdur. Bununla birlikte içerisinde daha fazla yabancı madde olduÄŸu ve üstelik borunun yüzey kısmındaki pası da suya eklemesi sebepleriyle çok fazla kullanılmadığı görülür. BahsettiÄŸimiz asbets’in de kanserojen niteliklere sahip olduÄŸu sonradan fark edilmiÅŸtir.
Yukarıda deÄŸindiÄŸimiz PVC nitelikte borular daha dayanıklıdır. Üstelik pas bulundurmaz. Dolayısıyla günümüzde de içme sularında tercih edilir. Genel hatlarıyla sıhhi kaçağı tarihçesi incelendiÄŸinde tarihin farklı dönemlerinde, farklı toplumlar tarafından uygulandığı görülür. Her dönemde teknikler deÄŸiÅŸmiÅŸtir.
Teknoloji gelecek yıllarda ilerledikçe bu kapsamda içme suları sistemleri de geliÅŸecektir.